Sunday, May 5, 2013

Kasaba Sanat- Edebiyat ve Kültür Dergisinde Röportajım-- The interview in Kasaba Sanat, Literature and Culture magazine.

Kasaba Sanat- Edebiyat ve Kültür Dergisinde yayınlanan röportajım.
The interview which published in Kasaba Sanat, Literature and Culture magazine.





1- Kasaba Sanat okurlarına kendinizden bahseder misiniz?
-- 1966 İzmir doğumluyum. 9 Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü mezunuyum. 25 yıldır Resim Öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Uzun yıllar yağlıboya ve suluboya resim çalışmaları yaptım. Kişisel ve karma sergiler açtım. Son yıllarda tamamen karikatüre yöneldim. Yoğun olarak karikatür ve portre karikatür çalışıyor, yarışmalara katılıyorum. Şu ana kadar birçok ulusal ve uluslararası ödül, sergileme ve albüme girme ile onurlandırıldım. Çalışmalarım Türkiye'de çeşitli mizah ve sanat dergilerinde, Almanya'da Eulenspiegel ve Stern Dergilerinde, Irak'ta Al Nas adlı günlük gazetede ve Hollanda basınında yayınlandı. Berlin metrolarında sergilendi. Türkiye'de ve yurt dışında bir çok ülkede karma, Brezilya ve İtalya'da özel sergilere alındı. İlk kişisel karikatür sergimi 19-25 Ekim 2009 tarihlerinde Buca Kültür Merkezi’nde açtım. İki uluslararası sergi organize ettim.
2- Karikatüre nasıl başladınız?
-- Çocukluk ve gençlik dönemimde eve düzenli olarak Gırgır ve Fırt dergileri girerdi. Karikatürle iç içe büyümüş olmama rağmen ilk tecrübem 2007 yılında bir gün okuldan eve dönerken yolda Buca Belediyesinin düzenlediği Karikatür Yarışmasının afişini görmemle başladı. O an karar verdim ve çizdiğim ilk üç karikatürü büyük bir cesaretle yarışmaya gönderdim. Biri sergilenmeye layık görüldü ve bir ikincisi ile birlikte albüme alındı. İlk çalışmalarımı gören tecrübeli karikatürist Ömer Çam ( eşimin kuzenidir aynı zamanda ) çizmeye devam etmemi ve uluslararası yarışmalara da katılmamı şiddetle tavsiye etti. Böylece karikatür, hayatımı ele geçirdi.
3- Karikatür sanatının hayatınıza kattığı şeyleri söyler misiniz?
--Karikatür, hayata ve olaylara pasif bir izleyici olarak katılmaktan, bir eylemciye dönüşmemi sağladı. Bakış açımı değiştirdi, farkındalığımı arttırdı. Olayları kanıksayıştan, sorgulama, muhakeme etme ve çözüm önerme süreçlerine geçişimi kolaylaştırdı. Dünyanın pek çok ülkesinden karikatürcülerle iletişim halinde olmak, olaylar üzerine yorumlar yapmak, tartışmak, kültürel zenginlik kazandırdı. Karikatür silahını kullanarak mücadele etmek, hayatımın anlamı haline geldi.
4- Yaşadığımız dünya ve coğrafya karikatürünüz için nasıl bir etkide bulunuyor?
-- Yaşadığımız dünya ve özellikle coğrafya karikatüre malzeme olma açısından oldukça zengin kültürel özellikler, siyasi olaylar ve yaşanmışlıklarla doludur. Acı gerçek şudur ki; karikatürü besleyen, ne yazık ki savaşlar, kötü siyasi kararlar, insan hakları ( kadın ve çocuk özel bir yere sahiptir ) ihlalleri, doğaya ve çevreye zarar veren eylemler, psikolojik ve sosyolojik travmalar, açlık ve yoksulluk, doğal afetler, din konusundaki yanlışlar ve benzeri olaylardır. Böyle devam ettiği sürece de karikatür her zaman var olacaktır.
 5- Karikatürünüze neler esin kaynağıdır?
--Sanırım bir önceki yanıtımda bu soruyu da önemli ölçüde yanıtlamış oldum. Bunların dışında karikatür sanatı iyi bir gözlemci olmanızı sağladığından çevrenizdeki insanların kişisel özellikleri, para ve zenginlik konusundaki zaafları, ekonomik kaygıları, kadın- erkek, ebeveyn-çocuk, iş, arkadaşlık, aşk ilişkileri gibi konular her zaman esin kaynağı olmaktadır. Bazen diğer insanların gözünden kaçabilecek küçük bir ayrıntı bile bir karikatürist için esin kaynağı olabilir.
6- Ülkemizdeki karikatür sanatını nasıl buluyorsunuz?
--Ülkemizde dünya ülkeleri tarafından da benimsenen, saygı duyulan bir çok sanatçımız olmasına rağmen, bugün karikatürün istenilen seviyeye ulaştığı söylenemez. Bunun nedenleri arasında gerek sosyolojik, gerek ekonomik, gerekse siyasi nedenlerle birlikte, kişisel çekişmeler, gruplaşmalar ve anlamsız tartışmalar, Türk Karikatürünün gelişmesi yolunda önemli engeller olarak durmaktadır. Bütün bunların yanı sıra ülkemizde karikatüre verilen önem ve değer de, dünya ülkeleri ile kıyaslandığında yok sayılacak kadar yetersizdir. Karikatürcüler suistimal edilmekte, karikatüre önem veriyormuş gibi görünen kurum ve kuruluşlar da aslında onu büyük bir reklam aracı olarak kullanmaktan ileriye gidemiyor, sanatın gelişmesi yönünde destek sağlamıyor.
7- Karikatürde uzun zamandır kaba bir cinsellik dikkat çekici. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
--Rahmetli Oğuz Aral'ın Gırgır'ı 80'li yıllarda haftalık 1 milyon tiraja ulaşarak Avrupa'nın en çok satan 3. mizah dergisi haline gelmişti. Gırgır'da bu tür karikatürlere rağbet edilmez, cinsellikle ilgili olanlar da seviyeli olurdu. Önce dağılması ve 1993 te kapanmasından uzun süre sonra bir kaç kez mizah dergisi satın aldım ancak onları ya imha etmek ya da çocukların ulaşamayacağı, eve gelen konuklarımın göremeyeceği yerlerde saklamak zorunda kaldım. Karikatürde argo sözlere, küfürlere ve kaba bir cinselliğin hakimiyetine arz-talep gözüyle bakamıyorum ben. Halk bunu istiyor, seviyor, gülüyor gibi bahaneler de bana mantıklı gelmiyor. Ancak eğitim seviyesi düşük insanlar buna rağbet gösterebilir ki nitelikli karikatür talep etme konusunda halkın eğitilebilir olduğuna inanıyorum. Bu türde karikatür çizen sanatçıların espri yönlerinin zayıf olduğunu ya da kolayına kaçtıklarından dolayı çalışmalarına güldürü unsuru katabilmek için tek yapacaklarının ya bir kaç "küfür sallamak" ya da cinselliği bayağı bir şekilde işlemek olduğunu düşünüyorum. Karikatür derinliği olan bir sanattır. Ele alınan konunun zeka ve kültür birikimi ile işlenmesi gerekir.
8- Aldığınız ulusal, uluslararası ödüller nelerdir?
--Karikatür hayatımın ikinci yılında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen oldukça önemli bir yarışmada ilk büyük ödülümü aldım ve bu benim için müthiş bir teşvik oldu. Ödüllerim sırasıyla şu şekildedir;

2008- İ.B.B. “Kitap ve Kütüphaneler” konulu Ulusal yarışmada 2.lik ödülü.
2008- Çin’de mükemmellik ödülü. (LM)
2009- Kore'de En İyi Karikatür Ödülü. (Dicaco)
2010- Slovakya'da "Bira" konulu yarışmada Onur Ödülü. (The Golden Keg)
2011- Suriye’de 7. Uluslararası “Plastik Cerrahi” konulu yarışmada 2.lik Ödülü.
2012- Kıbrıs’ta 5. Uluslararası Aysergi Pulya Festivalinde “Altın Pulya” Ödülü
2013- Romanya'da düzenlenen HumoDEVA karikatür yarışmasında Özel Ödül.

9- Çalışmalarınızı yürütebildiğiniz dernek, sivil toplum kuruluşu var mı?
--Karikatürcüler Derneği üyesi olmama rağmen çalışmalarımı bağımsız olarak sürdürmekteyim.
10- Karikatürde ifade özgürlüğü hakkında ne düşünüyorsunuz?
--İfade özgürlüğü, insanın özgürce düşünerek ulaştığı sonuçları, yine özgürce kağıda aktarma eylemidir. İfade özgürlüğünün engellendiği bir yasal düzende, düşünce özgürlüğü de hiçbir anlam ifade etmez. Ülkemizde karikatürcüler ne yazık ki siyasi konularda özgür değil. İslamiyetin getirdiği tabular da çizim konusunda özgürlüğü kısıtlayıcı unsurlardır. Demokratik ve çağdaş bir ülkede kişinin düşüncelerinden dolayı yargılanması ya da suçlu görülmesi kabul edilebilir bir şey değildir ancak ifade özgürlüğüne dayanarak önemli bir kesimin inandığı, kutsal saydığı değerlere saldırılmasını da saygısızlık olarak görüyorum. Düşüncelerimizi ifade özgürlüğüne bakış açımızda, durduğumuz noktayı birkaç derece değiştirecek olursak görüş alanımıza, insan hakları kapsamında kişisel hak ve özgürlükler de girecektir ki ifade özgürlüğünü koruyan yasalar, kişisel hak ve özgürlükleri de korumaktadır. İşte tam bu noktada ifade özgürlüğü ilk sınırlara çarpar. Çünkü bizim özgürlüklerimiz, başkalarının özgürlüklerine zarar verebileceği noktada biter. Burada bir otokontrol duygusu devreye girmelidir. Aksi takdirde amacı farkındalık yaratmak, sorunlara dikkat çekmek, uyarıcı mesajlar vermek olan karikatür sanatı, amacından çıkarak, provoke eden, gerginlik yaratan, kişilerin hak ve özgürlüklerine, inançlarına saygısızlık eden ve gereksiz tartışmalara neden olan bir duruma düşer.
    İlk kez 2005’te Danimarka’da yayınlanan ve üzücü olaylara neden olan “ Muhammed karikatürlerini” anımsayalım. Bunlardan birinde Kurt Westergaard, Hz. Muhammed’i başında bomba olan bir terörist gibi çizmişti. Karikatürün farklı ülkelerde de yayınlanması, İslam dünyasında protesto gösterilerine yol açmış, Ortadoğu, Afrika ve Asya`da çıkan olaylarda 50 kişi ölmüştü. Karikatür burada gerçek amacından sapmış, siyasilerin de işe karıştığı bir gövde gösterisine dönüşmüştü. Önemli bir kesim bu tür karikatürlerin hakaret içerdiğini ve halklar arası önyargıları arttırdığını savunmuş, buna rağmen gazete ve Danimarka yönetimi herhangi bir önlem almayı reddetmiş, hatta Kurt Westergaard Alman başbakanı Merkel tarafından Medya ödülü ile onurlandırılmıştı. Oysa Westergaard, provokatif karikatürlerinin sonucunda zaten bir büyük ödüle sahip olmuştu… Dünya çapında haksız bir şöhret!
11- Genç karikatürcülere neler önerirsiniz?
--Kendilerini kültürel anlamda geliştirmeliler, bol kitap okumalılar, güncel olayları takip etmeliler, iyi gözlem yapmalılar ve unutmamalılar ki bir fikri ifade etmenin onlarca, belki de yüzlerce yolu vardır. Kolay olanı seçmek yerine içlerinde en zekice ve hedefe odaklanmış olanı seçmek, hakaret, küfür ya da saygısızlığa meydan vermeden amaca ulaşmak, iyi bir karikatürcüyü ön plana çıkaran en önemli özelliklerden biridir.

No comments: